Psikolojinin temel inceleme nesnesi, insan zihni ve davranışıdır; dolayısıyla "insan ne yapar, neden yapar ve bunu hangi zihinsel süreçlerle gerçekleştirir?" soruları disiplinin merkezinde yer alır (Dongen, 2020; Gustison ve Phelps, 2022). "Bağlantı şeması" yaklaşımı, bu sorulara tekil değişkenleri yalıtarak açıklama üretmek yerine, davranışı ortaya çıkaran süreçlerin birbiriyle bağlantılarını açıklamanın önemini vurgular (Gazzillo ve ark., 2020; Marsella ve Gratch, 2003). Bu çerçevede bağlantı şeması, davranışı; (i) bireyin geçmiş deneyimlerinden türeyen içsel temsilleri/şemaları ve inançları, (ii) amaçlar ve öz-düzenleme geri bildirim döngüleri, (iii) örtük/otomatik değerlendirme mekanizmaları, (iv) kişilerarası bağlanma ve sosyal etkileşim ağları ve (v) nörobiyolojik bağlantısallık gibi düzeyler arası eklemlenmiş bir sistem olarak ele alır (Gazzillo ve ark., 2020; Raichle, 2003). Bu nedenle bağlantı şeması, insan davranışını anlamada “merkezî”dir; çünkü davranışın kaynağına dair açıklamayı, tek bir süreçte değil, süreçler arası bağlantıların örgütlenişinde konumlandırır (Gazzillo ve ark., 2020; Marsella ve Gratch, 2003).
1) Şema/temsil kavrayışı: Davranışı taşıyan bilişsel örgütlenme
Bağlantı şemasının merkeziliği, öncelikle “şema” fikrinin bilişteki açıklayıcılığına dayanır: Şema kuramı, bilginin zihinde nasıl yapılandığını ve bu yapının bilişsel süreçleri nasıl yönettiğini açıklamak için geliştirilmiş bir çerçevedir (Nelson, 1993). Şema kavramı, bilişsel süreçleri "dağınık içerikler" olarak değil, birbirine bağlanan bilgi yapılarını (örgütlenmiş temsiller) olarak ele almasıyla davranışın anlık uyaran-tepki ilişkilerinin ötesinde, bilgi örgütlenmesinin bir sonucu olarak anlaşılmasını mümkün kılar (Nelson, 1993). Bu bakımdan bağlantı şeması, davranışı açıklarken "hangi içerikler var?" sorusunu "içerikler nasıl bağlanmış ve hangi durumlarda hangi yollarla etkinleşiyor?" sorusuna genişletir; bu da davranışı üretken bir süreç olarak kavramayı destekler (Gazzillo ve ark., 2020; Nelson, 1993).
İçsel temsillerin (inançlar/şemalar) davranışla bağı, yalnızca bilişsel bir betimleme değil; gelişimsel deneyimler ile dikkat, algı örgütlenmesi, duygu tepkileri, davranış ve psikopatoloji arasındaki ilişkileri kuran bir "bağlantı düğümü" olarak görülür (Gazzillo ve ark., 2020). Bağlanma kuramı ve kontrol-ustalık yaklaşımını (control-mastery) ilişkilendirmeye yönelik tartışmalar, olumsuz gelişimsel yaşantıların içsel temsiller/şemalar üzerinden algı-dikkat-duygu-davranış örüntülerine bağlandığını ve klinik değişimin bu ilişkisel bilginin dönüştürülmesini gerektirdiğini vurgulayarak bağlantı şemasının açıklama gücünü artırır (Gazzillo ve ark., 2020). Ayrıca, inanç oluşumunu bütünleştiren modeller, inanç sistemlerinin dinamik biçimde güncellendiğini ve farklı psikoterapi geleneklerinden (ör. BDT, şema terapi) içgörüleri bir çatı altında toplamaya çalışarak "zihinsel içeriklerin zaman içinde nasıl bağlandığı ve yeniden bağlandığı" sorusunu öne çıkarır (Greenwald ve Banaji, 1995). Böylece bağlantı şeması, davranışın sürekliliğini ve değişimini, temsillerin/şemaların bağlantısal mimarisi üzerinden kavramsallaştırır (Gazzillo ve ark., 2020; Greenwald ve Banaji, 1995; Nelson, 1993).
2) Amaçlar ve öz-düzenleme: Davranışın hiyerarşik bağlanışı
İnsan davranışının amaç yönelimli olduğu fikri, psikolojide öz-düzenleme kuramlarıyla giderek daha merkezî bir açıklama düzlemine taşınmıştır; amaç seçimi, sürdürülmesi ve terk edilmesine dair mekanizmaların gönüllü davranışın kökenlerini anlamada kritik olduğu belirtilmiştir (Markett ve ark., 2018). Bu bağlamda bağlantı şeması, davranışı tekil bir "karar" anına indirgemek yerine, hiyerarşik hedefler ile geri bildirim süreçlerinin (izleme–değerlendirme–düzeltme) birbirine bağlandığı bir düzenek olarak ele alır (Markett ve ark., 2018). Dolayısıyla davranış; üst düzey hedeflerin alt düzey eylem planlarına bağlanması ve çevreden gelen geri bildirim ile yeniden ayarlanması şeklinde örgütlenen bir süreç olarak açıklanır (Markett ve ark., 2018).
Bu hiyerarşik örgütlenme, bağlantı şemasının "merkezî" olmasını güçlendirir; çünkü aynı davranışın farklı bağlamlarda ortaya çıkışını, farklı hedef katmanlarının ve geri bildirim sinyallerinin nasıl bağlandığı ile açıklamaya imkân verir (Markett ve ark., 2018; Marsella ve Gratch, 2003). Nitekim başa çıkma (coping) süreçlerini hesaplamalı ajan/"sanal insan" tasarımına taşıyan çalışmalar, duygu-biliş-başa çıkma etkileşiminin adaptif davranışta merkezi bir rol oynadığını ve bu etkileşimin, insan-benzeri davranış üretimi için "merkezî bir düzenleyici ilke" olarak kullanılabileceğini savunur (Marsella ve Gratch, 2003). Bu tür yaklaşımlar, davranışın açıklamasında tek tek bileşenlerden çok, bileşenlerin bağlantısal düzeninin belirleyici olduğunu göstererek bağlantı şemasının metodolojik ve kuramsal çekirdeğini güçlendirir (Markett ve ark., 2018; Marsella ve Gratch, 2003).
3) Örtük/otomatik süreçler: Davranışın görünmeyen bağlantıları
Davranışın yalnızca bilinçli niyet ve raporlanabilir gerekçelerle açıklanamayacağı; geçmiş deneyimlerin yargıyı, kişinin içgörüsüne kapalı (introspektif olarak bilinmeyen) biçimde etkileyebileceği, örtük sosyal biliş literatürünün temel iddialarındandır (Nassaji, 2002). Bu çerçeve, sosyal davranışın çoğu zaman örtük/otomatik işlemlerle yürüdüğünü ve bunun psikolojik açıklamada hesaba katılması gerektiğini ileri sürer (Nassaji, 2002). Sosyal psikolojide örtük tutum–açık tutum ayrımı ve "otomatik değerlendirme" vurgusu da, insanların sosyal çevrelerinin düşünce ve davranış üzerinde istemsiz/ince etkilerini incelemenin uzun süredir merkezi bir amaç olduğunu belirtir (Nyíri ve Kekecs, 2024). Bu iki çizgi birlikte düşünüldüğünde, bağlantı şeması davranışı, yalnızca açık hedefler ve bilinçli seçimlerin değil, geçmiş deneyimin tetiklediği otomatik çağrışımların ve değerlendirmelerin de bağlandığı çok katmanlı bir sistem olarak konumlandırır (Gazzillo ve ark., 2020; Nassaji, 2002; Nyíri ve Kekecs, 2024).
Bu vurgu, "merkezlilik" iddiasını iki yönden destekler. Birincisi, davranış açıklamasını öznel raporlarla sınırlamayı eleştirir; çünkü birey, davranışı şekillendiren örtük bağlantıların tümüne erişemeyebilir (Nassaji, 2002). İkincisi, şema/temsil kavrayışı ile örtük süreçleri aynı mimari içinde birleştirir: İçsel temsiller/şemalar, yalnızca bilinçli inançlar olarak değil; dikkat, algı örgütlenmesi ve otomatik değerlendirmeleri yöneten bağlantısal yapılardır (Gazzillo ve ark., 2020; Nassaji, 2002). Böylece bağlantı şeması, davranışı "görünen" (açık) ve "görünmeyen" (örtük) süreçlerin bağlandığı bir bütün olarak ele alarak açıklama kapsamını genişletir (Nassaji, 2002).
4) Bağlanma ve sosyal ilişkisellik: Davranışın kişilerarası ağlarda köklenmesi
İnsan davranışını anlamada sosyal bağlanma sistemleri ve kişilerarası ilişkiler, hem psikolojide hem de ilgili disiplinlerde güçlü kuramsal ve ampirik geleneklere sahiptir; insan davranış ilkelerini anlama hedefi ile hayvanlar arası davranış çeşitliliğini anlama hedefi arasındaki ayrım, "davranışı açıklamak için hangi bağlantı düzeyine bakıyoruz?" sorusunu gündeme taşır (Gustison ve Phelps, 2022). Bağlantı şeması açısından bu, davranışın yalnızca birey-içi mekanizmalarla değil, sosyal bağların ve etkileşimlerin örüntüleriyle de açıklanması anlamına gelir (Gustison ve Phelps, 2022; Raichle, 2003). Sosyal nörobilim perspektifinden beyin görüntüleme gibi yöntemlerin sosyal bilim sorularıyla buluşturulması çağrıları, sosyal etkileşim ve bilişin anlaşılmasında disiplinlerarası "bağlantı kurma" gerekliliğini vurgular (Raichle, 2003).
Bu kişilerarası düzlem, empati ve prososyal davranış gibi alanlarda da bağlantısal açıklamayı gerektirir. Empati-altruizm hipotezini tartışan derlemeler, sosyal etkileşimlerde davranışın yalnızca çıkar hesaplarına indirgenemeyeceğini; empati gibi diğerine-yönelik süreçlerin davranışı açıklamada önemli bir yer tuttuğunu ve bunun çok sayıda kanıtla desteklendiğini belirtir (Dongen, 2020). Bu durum, bağlantı şemasının prososyal davranışı "bireysel eğilimler + sosyal bağlam + bilişsel/duygusal süreçler" arasında kurulan bağlantılar üzerinden ele almasını temellendirir (Dongen, 2020; Gustison ve Phelps, 2022). Ayrıca ritüellerin psikolojisine ilişkin bütünleştirici çerçeveler, ritüelin evrensel bir davranış biçimi olarak ancak sosyal psikoloji, bilişsel bilim, antropoloji, davranışsal iktisat ve nörobilim bulgularını bir araya getiren bir süreç-temelli örgütlenmeyle anlaşılabileceğini savunur (Hobson ve ark., 2017). Bu tür sentezler, davranışı açıklamak için tek bir düzeyin değil, düzeyler arası bağlantıların merkezde tutulması gerektiğini gösterir (Hobson ve ark., 2017; Raichle, 2003).
5) Nörobilimsel bağlantısallık ve kişilik: “Ağ” kavrayışının davranışa genişlemesi
Bağlantı şemasının merkeziliği, nörobilimde "ağ" kavramının kişilik ve davranış araştırmalarına taşınmasıyla daha da görünür hale gelmiştir. Kişilik sinirbilimi içinde ağ yaklaşımını tartışan çalışmalar, kişiliği anlamak için dinlenim-durumu fMRI gibi yöntemlerle elde edilen nörobilimsel verilerin, öz-bildirimin ötesine geçen gerçek-yaşam ölçümleriyle birleştirilmesini savunur (Markett ve ark., 2018). Bu öneri, davranışın yalnızca "öznel beyanlar" ile değil, beynin işlevsel bağlantısallığı ve gündelik yaşam davranış izleriyle birlikte ele alındığında daha güçlü açıklanabileceği varsayımına dayanır (Markett ve ark., 2018; Montag ve ark., 2016). Böylece "bağlantı" kavramı hem sinirsel düzeyde (bağlantısallık) hem de psikolojik düzeyde (kişilik eğilimleri ve davranış) ortak bir açıklama dili sunar (Markett ve ark., 2018; Raichle, 2003).
Bu çerçeve, bağlantı şemasını salt bir metafor olmaktan çıkarıp, ölçülebilir çoklu veri akışlarıyla uyumlu bir araştırma programına bağlar. Psikoinformatik yaklaşım, psikoloji ile bilgisayar bilimi işbirliği ile akıllı telefonlar ve çevrimiçi sosyal ağlar gibi yaygın teknolojilerden türeyen büyük veri kümelerinin; kişilik, duygu durumu gibi birçok psikolojik özelliğe ışık tutmak üzere kullanılabileceğini, ancak klasik yöntemlerin bu "big data" bağlamında sınırlı kalabileceğini vurgular (Montag ve ark., 2016). Benzer biçimde psikoinformatik üzerine önceki tartışmalar da, teknolojinin psikolojik keşiflerde giderek daha merkezi bir rol oynadığını göstererek bağlantısal ölçüm/analiz kapasitelerinin psikolojinin açıklama gücünü genişleteceğini savunur (Yarkoni, 2012). Bu iki hat birlikte ele alındığında, bağlantı şeması insan davranışını anlamada "merkezî"dir; çünkü davranışı, çok kaynaklı (öz-bildirim + gerçek yaşam izleri + nörobiyolojik ölçümler) verilerle temsil edilen çok katmanlı bağlantı yapıları üzerinden modellemeye elverişli bir paradigma sunar (Markett ve ark., 2018; Montag ve ark., 2016; Yarkoni, 2012).
6) Paylaşılan şemalar ve sosyal geri bildirim: Davranışın kültürel düzeyde bağlanması
Bağlantı şemasının merkeziliği yalnızca birey-içi ve beyin düzeylerinde değil, kültürel ve kişilerarası geri bildirim mekanizmalarında da belirginleşir. Paylaşılan kültürel şemaların ortaya çıkışına ilişkin prosedürel modeller, bireylerin eylemlerinin sosyal değerlendirmelerle karşılanması, taklit ve yinelemeli uyarlama süreçleri üzerinden, bireysel yorum şemalarının zamanla kolektif davranış örüntülerine ve sembolik düzene yakınsadığını ileri sürer (Marbach ve Jiang, 2025). Bu yaklaşım, davranışı “yalnızca bireysel tercihler” olarak değil, sosyal onay/itibar dinamikleriyle bağlanan ve bu geri bildirimlerle stabilize olan yorumlama şemaları üzerinden açıklar (Hobson ve ark., 2017; Marbach ve Jiang, 2025). Böylece bağlantı şeması, davranışın toplumsal düzenliliklerini, mikro düzey bilişsel yorumların sosyal geri bildirim ağlarında nasıl seçilip pekiştirildiğine bağlayarak, bireysel psikoloji ile kültürel örüntüler arasında açıklayıcı bir köprü kurar (Marbach ve Jiang, 2025; Raichle, 2003).
Bu tür açıklamalar, psikolojinin “insan davranışını anlama” hedefini daha geniş bir bağlamda yeniden konumlandırır: Davranış, hem bireylerin içsel temsillerinin (şemalar/inançlar) hem de bu temsillerin sosyal karşılaşmalar boyunca aldığı geri bildirimlerin bağlantısal ürünüdür (Gazzillo ve ark., 2020; Marbach ve Jiang, 2025). Ritüeller gibi kolektif davranış biçimlerini süreç-temelli bir çerçeveyle ele alan yaklaşımlar, bireysel bilişsel/duygusal süreçlerin sosyokültürel bağlamlarla eklemlenmesini analiz etmeyi hedefleyerek bu bağlantısal bakışı destekler (Hobson ve ark., 2017; Marbach ve Jiang, 2025). Sonuç olarak bağlantı şeması, insan davranışını yalnızca “bireyin içinde olan” bir olgu değil, birey ile sosyal dünya arasındaki karşılıklı uyarlanmaların süreğen biçimde bağlandığı bir sistem olarak ele aldığı ölçüde merkezî hale gelir (Marbach ve Jiang, 2025; Raichle, 2003).
7) Dijital etkileşimler ve insan bağlantısı: Yeni bağlanma biçimlerinin davranışa etkisi
Bağlantı şeması, çağdaş davranış örüntülerini anlamada, insan-teknoloji etkileşimlerinin kişilerarası süreçlerle nasıl bağlandığını da açıklama gündemine taşır. Yapay zekânın insan bağlantısı üzerindeki etkisini çerçevelemeye dönük modeller, AI’ın ilişkisel etkilerini öncüller–süreçler–düzenleyiciler–sonuçlar olarak yapılandırırken; dilsel karşılıklılık, psikolojik yakınlık, kişilerarası güven ve “ikame mi güçlendirme mi” gibi ilkeler üzerinden AI etkileşimlerinin sosyal uyumu ve duygusal yatırımı nasıl şekillendirebileceğini tartışır (Boyd ve Markowitz, 2025). Bu, davranışın sosyal boyutunun yalnızca insan-insan ağlarında değil, insan-AI etkileşimlerinin oluşturduğu yeni bağlantı düzeneklerinde de incelenmesi gerektiğini gösterir (Boyd ve Markowitz, 2025; Montag ve ark., 2016). Ayrıca gerçek yaşam ölçümlerini savunan ağ kişilik sinirbilimi perspektifi, akıllı telefon teknolojilerinin gündelik davranışı kaydetmeye olanak vermesini vurgulayarak bu yeni etkileşim biçimlerinin ölçülebilirliğini davranış bilimi açısından önemli bir fırsat olarak konumlandırır (Markett ve ark., 2018; Montag ve ark., 2016).
Bu bağlamda bağlantı şeması “merkezî” bir rol oynar; çünkü AI ile kurulan etkileşimlerin, güven ve yakınlık gibi kişilerarası süreçleri hangi mekanizmalarla tetiklediğini ve bunun sosyal davranışa nasıl bağlandığını açıklamak için, sosyal psikoloji ile ölçüm-teknoloji temelli yaklaşımları aynı çatı altında birleştirmeye ihtiyaç vardır (Boyd ve Markowitz, 2025; Montag ve ark., 2016; Raichle, 2003). Psikoinformatik literatürünün büyük veri ve gündelik teknoloji vurgusu da, bu tür bağlantısal örüntülerin artık doğal ortamlarda izlenebileceğini ve psikolojik özelliklerle ilişkilendirilebileceğini ileri sürerek, bağlantı şemasının yöntemsel dayanaklarını güçlendirir (Montag ve ark., 2016; Yarkoni, 2012). Böylelikle bağlantı şeması, davranışın çağdaş belirleyicilerini (dijital aracılı sosyal ilişkiler dâhil) kavramak için kuramsal ve yöntemsel bir omurga sunar (Boyd ve Markowitz, 2025; Montag ve ark., 2016; Yarkoni, 2012).
Kaynakça
Boyd, R. L. ve Markowitz, D. M. (2025). Artificial intelligence and the psychology of human connection. PsyArXiv.
Dongen, J. (2020). The empathic brain of psychopaths: From social science to neuroscience in empathy. Frontiers in Psychology, 11, 695.
Gazzillo, F., Dazzi, N., Luca, E., Rodomonti, M. ve Silberschatz, G. (2020). Attachment disorganization and severe psychopathology: A possible dialogue between attachment theory and control-mastery theory. Psychoanalytic Psychology, 37(3), 173–184.
Greenwald, A. G. ve Banaji, M. R. (1995). Implicit social cognition: Attitudes, self-esteem, and stereotypes. Psychological Review, 102(1), 4–27.
Gustison, M. L. ve Phelps, S. M. (2022). Individual differences in social attachment: A multi‐disciplinary perspective. Genes, Brain and Behavior, 21(3), e12792.
Hobson, N. M., Schroeder, J., Risen, J. L., Xygalatas, D. ve Inzlicht, M. (2017). The psychology of rituals: An integrative review and process-based framework. Personality and Social Psychology Review, 22(3), 260-284.
Marbach, P. ve Jiang, S. (2025). How shared schemas emerge: A procedural model of social feedback and reputational dynamics. SocArXiv.
Markett, S., Montag, C. ve Reuter, M. (2018). Network neuroscience and personality. Personality Neuroscience, 1, e14.
Marsella, S. ve Gratch, J. (2003). Modeling coping behavior in virtual humans. Proceedings of the Second International Joint Conference on Autonomous Agents and Multiagent Systems, 313–320.
Montag, C., Duke, É. ve Markowetz, A. (2016). Toward psychoinformatics: Computer science meets psychology. Computational and Mathematical Methods in Medicine, 2016, 1–10.
Nassaji, H. (2002). Schema theory and knowledge‐based processes in second language reading comprehension: A need for alternative perspectives. Language Learning, 52(2), 439–481.
Nelson, T. O. (1993). The hierarchical organization of behavior: A useful feedback model of self-regulation. Current Directions in Psychological Science, 2(4), 121–126.
Nyíri, B. ve Kekecs, Z. (2024). Belief and autosuggestion: A new integrative model of belief formation. PsyArXiv.
Raichle, M. E. (2003). Social neuroscience: A role for brain imaging. Political Psychology, 24(4), 759–764.
Yarkoni, T. (2012). Psychoinformatics. Current Directions in Psychological Science, 21(6), 391–397.